10 Eylül 2012 Pazartesi
Cosmopolitan Dergisi - 14 Haziran 2000
Türkiye'de hızla, vokallerden , kadın sesi yükseliyor! Bunlara yeni eklenen isim, Aslı... 23 yaşında. Kendinden son derece emin, ne istediğini ve bunun karşılığında Türkiye şartlarını iyi biliyor. Çünkü neredeyse 10 yıldır müzik piyasası içinde. En iyi arkadaşları, Kargo ve Athena elemanları. Bu, onunla bir tanışma röportajı oldu. Muhabbeti iyi geldi, yani devamı gelebilir!
ZEYNEP BOLÜKBAŞI
-Kimsin sen Aslı?
1977, İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Amerikan Dili ve Edebiyatı okuyorum, ama müzik yüzünden bu yıl dondurdum. Ortaokuldan beri müziğin içindeyim. Ozel Ortadoğu Lisesi'nde kurduğumuz grup daha sonra Mary Jane adını aldı, bir süre barlarda falan çaldık.
-Mary Jane ismi nereden çıktı?
İsmin çok özel olmasını isterdim. Grubun diğer elemanları bu ismi düşünmüşler. Hatta 'Bak, bir süre sonra insanlar sana Mary Jane diye hitap edecekler' dediler. 'Hiç sevmedim, umrumda da değil ' gibi bir yorum yaptım. Sonra gerçekten de herkes bana Mary Jane demeye başladı. Kemancı gibi bir vitrinde çalınca insanların ilgisini çekmeye başlıyorsun.
-Sonra Haluk Levent'e vokal yaptın.
Evet, ama öyle bir düşüncem yoktu. Bir şarkıda vokal yaptıktan sonra birkaç konsere de birlikte çıktık. Kısa bir dönemdi, çünkü beraber çalışacağız diye girilen bir yol değildi zaten. -Ve ardından Teoman... Haluk Levent'le çalışırken Teoman benimle çalışmak istemişti, ama olmamıştı. Sonra Teoman'ın vokalisti Aylin ayrılınca Teoman yine birlikte çalışmayı teklif etti. Kabul ettim. Birbuçuk yıl Teoman'la çalıştık. Çok güzel bir zamandı. Her zaman söylemişimdir. O zamana kadar hep bir şekilde ben solisttim. Oysa Teoman zamanında arka plana geçip çok gözlem yaptım ben. O anlamda çok da faydasını gördüm.
-Neyi gözlemledin ve sana ne kaldı?
Bir organizasyonda birçok terslik çıkabiliyor. Oysa hiçbir şey olmamış gibi davranıp konsere çıkmak gerekiyor. Albüm yapmayı her zaman düşündüğüm için 'Bu durumda ben ne yapardım?' diye düşündüm hep. Profesyonellik anlamında da Teoman'dan çok şey öğrendim. İş disiplinini severim onun.
-Niye Teoman'la çalışmayı bıraktın?
Albümüm yüzünden bitti. Çünkü o sıralarda Serkan ve Selim (Kargo elemanlan) beni albüm yapma konusun da ikna etmişlerdi. Teoman'ın acayip bir temposu vardı. Günde 2-3 konser verdiğimiz oluyordu. Oysa kendi şarkılarıma vakit ayırmam gerekiyordu. Sürekli çalınca inanılmaz tüketici oluyorsun, hiçbir üretkenlik olmuyor. Dolayısıyla 'Teoman bitiyor ve benim olayım başlıyor' dedim geçen mayıs ayında.
-Kargo elemanlarının katkısı nasıl oldu?
Hazır şarkılarım vardı. Serkan'la acayip bir çalışmaya girdik Albümde, Selim, miksleri yaptı yazıyor , ama sadece bu kadar değildi. Düzenleme, beste anlamında şarkıların hemen hepsinde vardı Selim. Bütün yaz boyunca Serkan'la fiks programımız vardı. Saatlerce çalışır, Schlotzky'de bir şeyler yer, sinemaya giderdik. Bir ara annemler 'Siz çalışmıyorsunuz, geziyorsunuz' diyordu! Kargo'nun albümü araya girince ben de tatile çıktım. Bodrum'a giderken mola yerinde depreme yakalandım. Tatili çok garip hislerle geçirdim. Çünkü Teoman'ın basçısı Can'ın annesi, babası, Şebnem Ferah'ın babası depremde öldü. Çok kötüydü. Bir süre ara verdim. Aralıkta stüdyoya girdik. Üç ay stüdyo dönemimiz var.
-Bu arada Barfly'daki albüm tanıtım gecende annen ve baban çelenk yollamıştı. Sana fazlasıyla destek oluyorlar galiba…
Hem ben heyecanlanmayayım hem de kendileri heyecanlanmasın diye o gece gelmediler. Önemli bir gün, Aslı rahat olsun gibi bir düşünceleri vardı.
-Kadın rock vokalistler olarak Şebnem Ferah, Ozlem Tekin ve şimdi de Aslı demek doğru mu?
Ortada benzetme yapılma isteği varsa alternatif müzik yapan insanlar az olduğu için birbirine benziyorlar gibi geliyor insanlara. İnsanların ' Aa, Şebnem'e benziyorsun; Ozlem'e benziyorsun' demelerinden hoşlanmıyorum. Çünkü hepimizin ayrı bir yeri var .Hepimizin ayrı sesleri var ve yaptığımız müzik de farklı kesinlikle. Ben istiyorum ki insanlar hepimize saygı duysunlar ve Aslı 'yı da ayrı bir yere koysunlar. Şebnem geldi, Özlem bitti mi? Hayır! O zaman Aslı'nın da ayrı bir yeri olsun. Biz zaten hepimiz arkadaşız… Kargo, Athena, Şebnem, Ozlem, Teoman, Vega, Duman... Hepimiz bi şekilde başarılı olmak istiyoruz, kimsenin kimseye karşı bir haseti yok. Çünkü biz zaten azız ve Türkiye'deki müziği değiştirecek olanlar da bizleriz! Onun için birbirimize köstek değil, desteğiz.
-Hırslısın ve 'Ben müzik yapıyorum ' diyorsun. Hedefin ne?
Aslında o cümlenin başı da var. İnsanlar beni sadece rock müzik yapıyor olarak görmesinler. Sonuçta ben müzik yapıyorum, dedim. Beni dinleyebilecek kadar çok insanın dinlemesini isterim tabii. İnsanları bir kefeye koymalarından rahatsız oluyorum sadece. "Rockçı Aslı'' olarak anılmak istemiyorum. Müzisyeni tercih ederim.
-Peki, Türkiye'deyiz ve burada her an her şey olabilir. Bir anda acayip ünlü, popüler bir isim olabilme tehliken de var. Bunu göze aldın mı?
Böyle bir şeyin içine göze almadan giremezsin. Evet, albümün içinde bir popluk var, ama Türkiye'de algıladığımız anlamda değil! Roxette de pop-rock yapıyor. Ama ben sana tercihimi söyleyim. Olsa olsa Teoman kadar popüler olabilirim. Ben hiçbir zaman Sibel Can kadar popüler olamam bu ülkede. Ama inan, hiç istemiyorum zaten Sibel Can kadar popüler olmak! Çünkü Türkiye'de Sibel Can kadar popüler olmak o kadar zor ki! İstediğim popülerlik, insanlar beni tanısınlar, takdir etsinler, bu kız da iyi müzik yapıyor desinler, konserime gelsinler, albümümü alsınlar; yeter. Türkiye'de daha fazlası zararlı!
-Seni kime sorsam 'Sahnesi çok iyidir' diyor. Bir yıl aradan sonra Barfly'da sahneye çıkınca ne hissettin?
Ben sahnede çok rahatım. Bu, kendini rahat hissetmekten ve orada kendini bulmaktan kaynaklanıyor. Sahnede olmayı çok seviyorum. 10 bin kişi önüne çıktığımda heyecanlanmayan ben o gece heyecanlandım. Çünkü bir yıl sonra, kendi şarkılarımla sahneye çıkıyordum. Aslında bir risk aldım.
-Şarkı sözlerinde karamsar bir hava var. Neden?
Bense şöyle düşünüyorum: Karamsarlığın içinde bir açıklık var. Hangi şarkı böyle düşündürttü seni?
-Örneğin "Ölüm kapımı çalmasa da...''
Bu şarkı ölümle ilgili değil. O bir aşk şarkısı. Durum kötü, ayrıldık, ama ölümün kapımı çalacağı kadar da değil, demek istiyorum orada. Ayrıca yazdığım her şey çok gerçek. Hissettiklerimi yazdım ben.
Cosmopolitan Dergisi - 14 Haziran 2000
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder