10 Eylül 2012 Pazartesi

Tempo Dergisi 2000


Yüzünde taşıdığı o ifade ve minyon yapısıyla bir çocuk gibi, ama bir o kadar da kadın. Değişiklik yapmadan, kendini olduğu gibi şarkılarıyla insanlara anlatan birisi. Zaten, albüme adını veren ''Neresindeyim'' adlı parça da onu anlatıyor. Şarkının ortaya çıkış hikayesi, insanın kendi kendisiyle baş başa kaldığı ve içerlerde bir yerlerde bazı kapılann aralandığı bir gece. Dört yıl önce yapılmış. Duygusal, her şeyi en derin noktasına kadar yaşayan biri olarak anlatıyor kendini. Ve bu haliyle günlük yaşamında neyse, içinde bulunduğu bu kurtlar sofrasında da o. Hem çevresindeki insanları, hem de kendisini fazlasıyla sorguladığını söylüyor. Bu, bir şarkıcı için hiç fena değil, çünkü hem yaşadığı hem de çevresinde yaşanan hikayeler bir anda notalara, sözlere dökülebiliyor. Bazen kendini tanıyamayacak kadar hızlı değiştiğini söyleyecek kadar gerçekçi. Mutluyken, mutsuz, hüzünlüyken, neşeli... Keşfedilmesi gereken bir Aslı daha olduğuna inanıyor, kafasında hep bir soru tekrarlanıyor: Neresindeyim ben 'Aslımın'?

Aslı'nın müziğe ilk adımı ortaokul sıralarında, okulda kurulan bir grupla başlamış. Grup kurulunca önce İngilizce bestelerle kendini yetiştirmeye çalışırken, müziğe de bağlanmış. Lise yıllanna kadar birlikte çalışan bu grup, liseden sonra bazı elemanların değişmesiyle Mary Jane adını almış. Sonra barlarda şarkı söylemişler. İlk kez Gitar Bar, sonra da üç yıl boyunca Kemancı... Barların o büyülü atmosferindeki profesyonelliğin ardından bir süre vokalist olarak Haluk Levent'le çalışacak, üç yıl sonra monotonlaşan bar hayatından sıkıldığı için her şeye ara verecekti. Ve bu sırada Teoman'dan aldığı teklif müzik yaşantısını da yönlendirdi. Bir buçuk yıl çalıştığı Teoman'dan kafasındaki albüm projesiyle ayrıldı. Bu her şeyi bir kenara bırakacak kadar tutkuyla bağlandığı bir projeydi. Kabuğuna çekilmedi ama kaset yapmak her şeyin önüne geçti. Çünkü tek bir noktaya yoğunlaşması gerekiyordu; sözler ve müzik. Küçük yaştan beri hayali star olmaktı ve hep ağır ağır çıkılan o basamakların ilkini böyle çıktı.

Albüm çalışmasına başlarken şans hep Aslı'nın yanında oldu. Müzik piyasasının içinde olması en büyük şanstı. Albüm yapmak için kırk kapının ipini çekmesi, keşfedilmeyi beklemesi gerekmedi. Albüm çalışmalarında çok sevdiği ve eskiden beri arkadaşlan olan Kargo Grubu'nun elemanlan Serkan Çeliköz ve Selim Öztürk, Aslı'nın melekleri gibiydi. Zaten bu iki müzisyen Kargo Grubu'nun dışında albüm yapmayı düşünüyorlar, ancak Aslı hazır olmadığını ve zamanı geldiğinde yapılması gerektiğini savunuyordu. Albüm, Aslı'nın solo albümü olarak piyasa çıktı. Ama Aslı aynı düşüncede değil. ''Bu albüm bir grup mantığının üzerinde çalışmanın ürünü. Ben üç kişilik bir albüm olduğu kanısındayım'' diyor.

İlk aşkı da, tıpkı müzik gibi ortaokul yıllarında yaşamış. Ozan adındaki çocuk için şiirler yazmaya başlamış. İçinde Ozan geçen her söz ona Ozan'ı hatırlatır hale gelmiş. Yazdığı şiirleri kendi çok fazla beğenmemesine rağmen içindeki ateşi söndürmesi imkansız hale dönüşmüş. Şimdi de albümündeki sözlerin tek kaynağı aşk. Üniversite yıllarında Türkçe şarkı sözü yazma dönemi başladı. ''Şarkı sözü yazmaya kabiliyetim olduğuna inanmıyordum. Hatta ilk Türkçe yazdığım sözleri beğenmezdim bile. Sonradan bir şey yazıyorum ama karakterimin ne olduğunu bir türlü ortaya çıkaramadım. Tek fark ettiğim şey kendimi anlattığıma inanıyor olmam. Kendimi insanlara kolayca ifade ediyordum. Müziğe olan yeteneğim küçük yaşlarda başladı. Her zaman başkalarının yerine kendi sözlerimi yazmayı tercih ettim"

Aslı hiçbir konuda iddialı olmayı sevmiyor. Yaptıklarıyla kendini ifade ettiği kanısında. Kaset biterken, kaygılar da başlamış ''satar mı, insanlar beni sever mi'' diye. Çünkü bu müziği dinleyen kesimin çok seçici ve kararlı olduğu ortada: ''Pop müzik yapıyor olsaydım çok daha kaygısız ve çok daha rahat olabilirdim. Çünkü çok daha kalabalık bir kitleye hitap ediyor. Pop müzik örneği çok fazla. Kaygıyı yaşadım ama korkuyu değil. Pop müzik dinleyicisi her şeyi çok çabuk alıp hemen tüketebiliyor. Rock müzik dinleyicisi böyle değil. Yapılan şey gerçek değilse dinleyici bunu fark ediyor. Kaliteli olması da gerekiyor. Kaygım, karşımda yeni bir şeyler almaya çok hevesli olmayan, bir o kadar da ön yargılı bir kitle ile karşı karşıya olmamdan.''

Aslı ulaşmak istediği hedeflere adım adım ilerliyor. İsteği insanların albümünü beğenmesi ve kalıcı olmak.

Tempo Dergisi - 08 Haziran 2000

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder